Arabulucunun Tarafları Daveti Hakkında.

Arabuluculunun Tarafları Davet Yöntemi.

Arabuluculukta tarafların davet edilmesi, hukuki düzenlemelere göre belirlenen bir usuldür. Arabuluculuk, dava şartı olarak kabul edilmiştir ve bu süreçte arabulucunun tarafları davet etmesi, arabulucunun görevleri arasında yer almaktadır. Arabulucunun bu görevleri, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nde detaylı şekilde düzenlenmiştir.

Arabulucunun tarafları davet etme usulü, Yönetmeliğin 24. maddesinin 3. fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir: “Tarafların iletişim bilgileri, adliye arabuluculuk bürosu tarafından arabulucuya verilir. Arabulucu, bu bilgileri kullanarak, gerektiğinde kendi araştırmasını yaparak, tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya tarafları ve varsa avukatlarını davet eder. Bu bilgilendirme ve davet işlemleri belgelenir. Eğer arabulucu taraflara ulaşamazsa, hangi yolları denediğini ve neden ulaşamadığını son tutanakta belirtmek zorundadır.”

Bu hükümden anlaşıldığı üzere, arabulucunun taraflara ulaşmak için çeşitli iletişim araçlarını kullanma hakkı vardır. Yani, belirli bir tebligat usulü bulunmamaktadır; kargo, posta, elektronik posta, SMS, telefon, görüntülü görüşme gibi çeşitli iletişim yöntemlerinden bir ya da birkaçını kullanabilir.

Arabulucu, bu işlemleri belgelendirmekle yükümlüdür. Çünkü herhangi bir şikayet durumunda, arabulucu disiplin cezası ile karşılaşabilir.

 

Dava Şartı Olan Arabuluculukta, Arabulucunun Karşı Tarafa Ulaşamaması Durumunda Ne Olur?

Dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması zorunlu bir işlemdir. Arabuluculuğa başvuran taraf, arabulucunun tarafları davet etme ve araştırma yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda, mahkemeye başvurabilme hakkını kısıtlayan bir sonucun doğması kabul edilemez.

Kanun, başvuran tarafın elinde karşı tarafın iletişim bilgileri bulunuyorsa, bu bilgileri arabuluculuk bürosuna vermesi gerektiğini belirtmektedir. Bu durumda, arabulucunun görevini yerine getirmemesi nedeniyle arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğini kabul etmek doğru değildir. Aksi takdirde, başvuran taraf, kanunda öngörülmeyen bir yükümlülük nedeniyle sorumlu tutulmuş olur. Bu tür bir yaklaşım, başvuran tarafın hak arama yolunu gereksiz şekilde zorlaştıracak ve hakkın özüyle bağdaşmayacaktır.

Benzer Yazılar